

Tercihlerimiz yönümüzü belirler, gideceğimiz yön ise hayatımızı…
Tercihlerimizi nasıl yapıyoruz? Tesadüfen mi, bilinçli olarak mı?
Başkalarının iradesi ve düşünceleri mi etkin tercihlerimizde, yoksa tercihlerimizi verirken kendi kararlarımıza mı dayanıyoruz?
Oradan buradan kulağımıza gelen bilgilerle mi tercihlerimizi belirliyoruz, yoksa bilinçli bir farkındalık ile mi? Tercih yaparken gelecekteki sonuçları ve getireceklerinin farkında mıyız? İyice araştırdık mı?
Her şeyden önce sadece elimizdeki mevcutlara göre mi tercih yapıyoruz? Yoksa mevcutlarımızı tercihlerimiz için mi oluşturuyoruz?
Sorular daha sıralanabilir. Buradaki en önemli kavram “Farkındalık” ve “Bilinç” kavramlarıdır.İkisi de hayatımızın dönüm noktalarıdır çünkü. Çoğu zaman yaptıklarımızın farkında değiliz, kendimize ve başkalarına neler getireceğini bilmiyoruz, görmüyoruz. Yaptığımız iyi ya da kötü şeylerin farkında değiliz. Yani farkındalığımız eksik.
Farkındalığımız eksik olduğu için de attığımız adımları bilinçli atmıyoruz.
Bu bir tembellik mi, yoksa ailenin, çevrenin, toplumun bize öğrettiği, zaman zaman dayattığı tercihleri mi kabul etmek zorunda kalıyoruz, cevap vermesi zor..Ancak ne olursa olsun, bu değiştirilemez bir hikaye değil, çünkü herkes kendi hikayesini kendi yazıyor.
Elbet nerede doğduğunuz, nasıl bir ailede olduğunuz, hangi okulda okuduğunuz gibi faktörler önemli, ancak bunlar bile otomatik olarak mutluluk ve başarı getirmiyor.Yani kısaca hikayenizi kendiniz yazacaksınız. Bu hikayenin baş aktörü ve kahramanı da sizsiniz.
Eğer siz bu baş rolü ciddiye almaz, buna iyi hazırlanmaz iseniz sizin hikayenizi sizin adınıza başkaları yazacak.İşte kritik olan nokta burada… Siz bu baş rolü kendiniz mi oynayacaksınız ve senaryoyu kendiniz mi çizeceksiniz, yoksa repliklerinizi ve rolünüzü başkaları mı hazırlayacak?
Bunlar klişe cümleler gibi gelebilir, ancak her an ve her durumda kendi hikayenizi yazmaya başlayabilirsiniz.
Bunun için gerekli olan tek şey farkındalıktır. Bunun için de önce kendinizle yüzleşmeniz ve kendinizi tanımanız gerekir. Bunu yapmadan atacağınız her adımın eksik ya da yanlış olma ihtimali yüksektir.
Bu yıl yine 2.5 milyon civarında öğrenci üniversite sınavına girecek..Anneler, babalar ve sınava hazırlanan çocuklar liseyi bitirmeye yaklaşırken büyük bir stresin içine giriyorlar.
Çoğunun sınava girerken kafalarındaki tek konu, yüksek puan almak olacak, sonra da aldıkları puana göre puanları nereye yeterse, ona göre tercih sıralamasını yapacaklar..
Aileleri ya da çevrelerinden birileri, “bak şurayı yazarsan sana iş bulmamız kolay olur” diyecek, ya da bir öğretmeni “puanına göre şuraya girebilirsin, burayı kaçırma” diyecek.
Anne ve babalar, tüm bu farklı istekler karşısında çocuğunun en iyisine sahip olabilmesi için bir yandan baskı yapmamaya çalışarak bir yandan da çocuğunuzun geleceği için nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Peki daha sınavın stresini atamamış ve çoğu zaman istediği puanı yakalayamamış olan öğrenciler, sizler ne yapacaksınız ? Seveceğiniz bir iş mi olacak, kariyer yolculuğu için atacağınız en önemli adım için kararı nasıl, neye göre vereceksiniz?
Kolay değil ve bu sizin suçunuz da değil tek başınıza… Yıllardır sınavları kazanmak için test soruları ile boğuşmuş olan sizler artık “son atışınızı “ yapacaksınız…İşte bu nedenle, tercihlerinizi, hele hele mesleğinizi, hayatınızda yapacağınız işi belirleyecek üniversite ve bölüm tercihinizi son dakikaya bırakmak bir nevi intihar olur.
İşte şu sırada bunu tersine çevirmek ve tercihinizi puanın ve sınavın önüne koymak için önünüzde bir yeni şans var. Bilinçli Tercih programı “Tercihinizi Lise’de, erken zamanda yapın” diyerek lise öğrencilerine yeni bir yol haritası öneriyor.
Detayları www.bilinclitercih.net adresinden öğrenebilirsiniz.
Üniversite ve bölüm seçerken bilinçli bir tercih yapmanız, hayatınızda diğer tercihlerinizi de bilinçli yapmanın ilk adımı olacaktır.
Çünkü insanın yapacağı iş, yani mesleği hayatının neredeyse yarısı hatta bazen daha da çoğu demektir.
Üniversite ve bölüm seçimi, yapacağınız iş, uğraş ya da meslek için sizi bazen geri dönülemez bir yola sokacaktır. En iyi ihtimalle en önemli dört yılınızı hatta daha fazlasını vereceğiniz üniversite ve bölüm seçimini sınavdan sonraki 15 güne bırakmak yapılacak en büyük hata olur.
Siz siz olun, tercihinizi henüz daha Lise’de okurken, erkenden yapın …
Not: Lise öğrencilerine önemli iş düşüyor. Bu sizin hayatınız, bu hayatı sizin adınıza kimse yaşamayacak. Ancak anne ve babalara da en az onlar kadar iş düşüyor. Çünkü bir çok anne ve baba çocuklarının geleceğine verilecek kararlarda hala çok etkili… O halde bu işi ciddiye almak zamanı gelmedi mi?
Sınava hazırlanmak kadar, hatta ondan daha önemli olan bir hedef, bir tercih ve bir hayat belirlemektir.
www.bilinclitercih.net
Yazan : Kamil Kasacı www.kamilkasaci.com